TDB
Önemli Tarihler

İstanbul Hakkında


Tarih boyunca eşsiz pek çok medeniyete ev sahipliği yapmış olan İstanbul, Asya ve Avrupa kıtaları üzerine kurulmuş tek şehirdir. İstanbul, kültürel mirası, eşsiz coğrafyası, doğal güzellikleri ve Boğaz’ı ile eşsiz bir şehirdir.

İstanbul’u modern bir metropol haline getiren en önemli unsur ise farklı kültürlere sahip insanlarıdır.
Bütün bu zenginlikler İstanbul’u uluslararası kongreler için en iyi adreslerin başında kılmaktadır.
Tiyatro, konser, opera ve bale gibi bir çok kültürel ve sanatsal etkinliğe ev sahipliği yapan İstanbul, 2010 yılında ‘Avrupa Kültür Başkenti’ seçilmiştir.

Nüfusu 14 milyona yaklaşan ve dünyada görülmeye değer ilk yedi şehir arasında yer alan İstanbul, modern kongre merkezleri, ulaşım ve birinci sınıf konaklama imkanlarının yanı sıra yükselen turizmi ile de çok sayıda önemli uluslararası aktivitelere ev sahipliği yapmaktadır.


ÖNE ÇIKAN GEZİ BÖLGELERİ, Sultanahmet, Eminönü, Taksim, Beyoğlu, Karaköy, Ortaköy, Fatih, Eyüp, Fener, Balat, Üsküdar, Çamlıca, İstanbul Boğazı, İstanbulda en önemli gezi alanlarıdır. 

Bir koluyla Asya’ya, diğeriyle Avrupa’ya uzanarak iki kıtayı birden kucaklayan İstanbul; tarihi ve doğal güzellikleri, sanat ve kültür aktiviteleri, Boğaz’ı, Tarihi Yarımada’sı, Sultanahmet’i, Haliç’i ve büyülü atmosferiyle gelenlerin gönlünde taht kuran bir şehirdir. İstanbul; önce Roma İmparatorluğu’nun, ardından Doğu Roma (Bizans) İmparatorluğu’nun ve Osmanlı İmparatorluğu’nun hakimiyetine girmiştir. Kıtalara hükmederek büyük barış coğrafyaları yaratmış olan Osmanlı İmparatorluğu’nun başkenti olmuştur. Şehir, bugün bir yandan bu görkemli geçmişin izlerini gururla korurken, diğer yandan modern bir geleceğe doğru ilerlemektedir. Yüzyıllardır, bu şehrin sakinleri ya da şehri çeşitli sebeplerle belli süreler için ziyaret edenler, onun sunduğu zenginliklerin sınırsızlığıyla büyülenmektedirler. Her şeyden önce İstanbul; Boğaz, Haliç, Marmara Denizi ve Karadeniz’in sularıyla verimli toprakların kucaklaşmasının ortaya çıkardığı doğal güzellikler ve zengin perspektiflere sahiptir. Ardında Anadolu gibi muazzam bir hinterlandı olan doğal limanı ve uygarlıkların kesiştiği bir noktada bulunması nedeniyle canlı bir ticaret merkezidir.  

Dünyanın dört bir yanından ürünler burada toplanır, buradan dünyanın dört bir yanına dağılır. Pazar yerleri her zaman hareketli olagelmiş, sularında hep gemiler gidip gelmiştir. Aynı zamanda siyasi bir merkezdir. Dünyanın en büyük güçleri yüzyıllarca İstanbul’un tahtında oturmuştur. Bugün de uluslararası bir siyasi öneme sahiptir ama hepsinden önemlisi insanlar yüzyıllardır İstanbul’u en değerli anıt ve eserlerle donatmışlardır. Müzeler, bu şehirde yaşamış olanların ve yaşayanların izleriyle doludur. Kiliseler, camiler ve sinagoglar, farklı inanışların anıtları olarak, huzur ve barış içinde yan yana bulunmuşlardır. Meydanlar, sokaklar, saraylar, köşkler ve konaklar ya da modern binalar, hep birlikte sayısız efsane ve hikâyeyi içlerinde barındırmaktadırlar. Bir günbatımı zamanı Boğazın kıyısından bu şehri seyrederken, onu büyülü kılan bütün bu özellikleri hisseder ve İstanbul’un “Dünyanın merkezindeki şehir” olduğu yolundaki kanaatiniz bir kat daha güçlenir. 



 
Şehrin en güzel anıtları; Haliç, Marmara Denizi ve İstanbul şehir surları arasında kalan Tarihi Yarımada’da yer almaktadır. İstanbul’un tepelerinde yükselen 500’den fazla camiin kubbeli ve minareli siluetleri, baş döndüren bir atmosfer yaratır. Tarihi yarımadaya denizden ya da Salacak sahilinden bakan biri kendini geçmiş zamanla bugün arasında bir rüyada gibi hisseder. Bir yanda altı minaresiyle İstanbul'un sembolü haline gelen ve dekorasyonunda kullanılan mavi çiniler nedeni ile “Mavi Cami” olarak anılan Sultanahmet Camii’nin gökyüzüne yükselecek hissi veren görünümü, diğer yanda İmparator Jüstinyen zamanında kilise olarak inşa edilmiş olan ünlü Ayasofya Müzesi’nin tüm ağırlığıyla yeryüzüne kök salmış hissi veren görünümü vardır. İki yapının uyandırdığı karşıt duyguların dengesinde, kişi İstanbul’un gerçek anlamını keşfeder. Bir başka tepeden bu iki muhteşem abideyi seyreden Süleymaniye Camii ise Osmanlı mimarlık sanatının zirvesidir.